Teminatla Salıverme Teminatla salıverme sanık için bir hak ve hakim için bir zorunluluk değildir. Yargıç tutuklamanın amacına teminatla salıverme ile ulaşılıp ulaşılamayacağını değerlendirip uygun görürse bu yola başvuracaktır. NOT: BU YAZI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜNDE TAMAMLAMIŞ OLDUĞUM KAMU HUKUKU YÜKSEK LİSANS PROGRAMINDA HAZIRLADIĞIM CEZA YARGILAMASI HUKUKUNDA TUTUKLAMA KONULU TEZİMİN İLGİLİ BÖLÜMÜNDEN ALINMIŞTIR. I. GENEL BİLGİLER Tutuklama ancak zorunlu hallerde başvurulması gereken en ağır ceza yargılaması önlemi olduğundan tutuklama kararı vermemek için gerekli bütün yollara başvurulmalıdır. Orantılık ilkesi gereği daha hafif bir yargılama önlemi ile tutuklamadan umulan fayda sağlanabilecekse tutuklamaya başvurulamayacağı gibi eğer koşulları gerçekleşmişse teminatla salıverilme kurumu işletilerek sanığın özgürlüğünden mahrum kalması engellenmelidir. Anayasa m.19/7 ve AİHS m.5/3’te ‘sanığın serbest bırakılması hükmün yerine getirilmesi ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir güvenceye bağlanabilir’ denmektedir. CMUK’na göre de delilleri karartma tehlikesi dışındaki sebeplerden dolayı tutuklanmasına karar verilen sanığın kefalet vermesi şartı ile tutuklanmasından vazgeçilebilir (m.117). Türkiye İşçi Partisinin başvurusu üzerine teminatla salıverilmenin anayasaya uygunluğunu görüşen Anayasa Mahkemesi, tutuklamanın amacına mali teminatla varılması mümkün olan hallerde kişi özgürlüğünü sınırlanmasından vazgeçilebilmesini sağlayan teminatla salıvermede teminat miktarını yargıcın sanığın mali durumunu göz önünde bulundurarak takdir edeceğinden eşitlik ilkesine ve anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir (1). Teminatla salıverme anayasaya aykırı değildir. Ancak anayasaya aykırı uygulanabilir. Örneğin, sadece zenginlerin ödeyebilecekleri kadar yüksek miktarlarla teminatla salıverme kararları verilmesi gibi. Yargıçların teminat miktarının sanığın durumuna göre belirlenmesinde takdir yetkilerini dikkatli kullanmaları durumunda böyle bir sorunla karşılaşılmayacaktır. Teminatla salıverme, tutuklama kararının yerine getirmesinin şartlı olarak durdurulmasıdır. Yasadaki kefalet terimi güvence sadece kefalet olmadığı için yerinde değildir (2). Bu nedenle ‘teminatla salıverme’ terimini kullanmak daha doğru olur. Teminatla salıverme sanık için bir hak ve hakim için bir zorunluluk değildir. Yargıç tutuklamanın amacına teminatla salıverme ile ulaşılıp ulaşılamayacağını değerlendirip uygun görürse bu yola başvuracaktır. Teminatla salıvermeye yargıç karar verir. Yetkili yargıç, hazırlık soruşturmasında sulh yargıcı; son soruşturmada yetkili mahkeme, acele hallerde başkan karar verir (m. 124,125). İtirazı inceleyen merciin teminatla salıverme kararı verebilmesi sorunu tartışmalıdır. İtiraz mercii kararın hukuka aykırı olduğunu tespit ettiği durumlarda esasa ilişkin karar da verdiğinden teminatla salıverilme talebinin reddine ilişkin kararı hukuka aykırı bulan itiraz merciinin teminatla salıverilmeye karar vermeye yetkili olduğu da kabul edilmelidir. Temyiz aşamasında teminatla salıvermeye yine son kararı veren mahkeme yetkilidir. Teminatla salıverilme kararı üzerine tutuklama kararı yerine getirilirse sanığın tutukevinden çıkarılarak salıverilmesine, yerine getirmemişse tutukevine konulmaması gerekir. II. TEMİNATLA SALIVERMENİN KOŞULLARI A- SANIK DELİLLERİ KARARMA ŞÜPHESİNDEN BAŞKA BİR NEDENLE TUTUKLANMIŞ OLMALIDIR Delilleri karama şüphesi ile tutuklanan sanığın teminatla salıverilmesine karar verilemez (m.117). Teminatla salıverme kararı, kaçma şüphesi ve DGM’nde suçun özel nitelik taşıması nedeniyle tutuklama kararı verilmesi hallerinde verilebilir. Alman CYY, şüphelinin birlikte sanık durumunda olduğu kimselerle, tanıklarla veya bilirkişilerle temas etmemesi emrinin delilleri karartma tehlikesine önemli ölçüde azaltma ihtimali yeterince kuvvetli ise yargıç delileri karartma tehlikesi nedeniyle hükmedilmiş olan tutuklama karının infazını geri bırakılabilir hükmünü içermektedir (mad.116/2). Bu gibi teminatla salıverme benzeri kurumlar CMUK’nda yer almamaktadır. B- SANIK TALEPTE BULUNMALIDIR Kanunda açıklık olmamakla beraber CMUK mad.119’da kefaletle salıverilmesin isteyen sanıktan söz edilmesi nedeniyle teminatla salıverme sanığın talebi üzerine karar verilebileceğinin kabulü gerekir. Çünkü aksi halde sanık kendisi teminatla salıverilmesini isterse ve yurt dışında oturuyorsa vekil tayini zorunluluğu bulunduğu fakat teminatla salıvermeye resen karar verilmişsi buna gerek bulunmadığı sonucu ortaya çıkar. Yine bunun gibi teminatı üçüncü kişi gösterecekse sanığın bunu kabul etmesi şarttır. Ayrıca üçüncü kişinin teminatının sanık için yeterli baskıyı yaratıp yaratmayacağı da sanığın teminatla salıvermeyi isteyip istemediğine bağlı olacaktır (3). Sanığa teminatla salıverilmeyi isteme hakkı bulunduğu bildirilmelidir. C- TEMİNAT GÖSTERİLMELİDİR Teminat para, devlet esham ve tahvilleri veya muteber bir kimsenin mali kefaleti olabilir (m.11. Teminatın türünü ve miktarını hakim takdir eder. Sanığın kişisel durumu, yargı organlarınca yapılacak işlemlere uyup uymayacağı, suçun niteliği bu değerlendirmede dikkate alınmalıdır. Teminatla salıverme kararı sonucunda sanığın tutukevine konması engellenecek ve tutukevinde sanık serbest bırakılacaktır. Bu nedenle teminat miktarı öyle belirlenmelidir ki hem sanığın ödeyebileceği bir miktar olmalı hem de bunun kaybı yerine sanık duruşmalara gelmeyi veya verilen cezanın infazına katlanmayı tercih etmelidir. Teminatı sanık veya üçüncü kişi gösterebilir. Üçüncü şahsın teminat göstermesi durumunda bu şahsa teminat göstermenin muhtemel sonuçları hakkında bilgi verilmeli teminat miktarı belirlenirken bu şahsında ekonomik durumu göz önüne alınmalıdır. D- TÜRKİYE’DE OTURMAYAN SANIK VEKİL ATAMALIDIR Türkiye’de oturmayan sanığın teminatla salıverilmesi için, yapılacak tebligatı kabul edecek davaya bakan mahkemenin yargı çevresinde ikamet eden bir kişi vekil tayin etmesi gerekir (m.119/1). Sanığın ikameti Türkiye’de olsa bile yurt dışında oturması halinde de durum böyledir. Yasa açıkça Türkiye’de ‘oturma’yı aramıştır. Bu özel bir vekalet ilişkisidir. Vekilin mahkemenin yargı çevresinde bulunması şarttır. Vekilin ikametgahının değişmesi veya tebligatı iletme görevini aksatması durumunda mahkeme vekilin değiştirilmesini isteyebilir. Bu vekâlet ilişkisi ancak mahkemenin onayı ile sona erdirilir ve başka vekil atanabilir. Vekilin yetkisi teminat serbest kaldığında veya yargılama bitiminde sona erer (4). Mahkeme bu kimseler hakkında takdir edilecek kefalet parasının o tarihteki resmi kur esas alınarak oturdukları yabancı devlet parası ile ödenmesine karar verebilir (m.119/2). III. TEMİNATIN SERBEST KALMASI Teminatla salıverme niteliği gereği geçici olduğundan teminatın akıbetinin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Yasadaki belli koşulların gerçekleşmesi ile teminatın iadesine karar verilecektir. Ancak bunun için ön koşul teminatın daha önce hazineye gelir kaydedilmemiş olmasıdır. A- SANIĞIN GÖSTERDİĞİ TEMİNAT 1. Sanığın Yeniden Tutuklanması Sanık, (i) kaçma hazırlığında bulunduğu, (ii) usulüne uygun şekilde yapılan davete geçerli mazereti olmaksızın gelmediği veya (iii) yeni tutuklama nedenlerinin doğduğunda yeniden tutuklanır ( m. 120). CMUK’nun bu hükmünün ‘sanık usulü dairesinde davet emrine mazereti olmaksızın verdiği teminata bakılmaksızın yeniden tutuklanır’ ifadesinin Anayasaya aykırı olduğu iddia edilmişse de, Anayasa Mahkemesi, sanık kefaletle salıverildikten sonra her davet edilişinde mahkemede hazır bulunmak zorunda olduğundan teminatla salıverme geçici niteliklidir, ayrıca bu durumda tutuklama nedenleri devam etmektedir; kefaletle salıverme de tutuklama gibi kaçmayı engellemeye yönelik ve tutuklamanın sertliğini azaltan bir tedbirdir, gerekçesiyle iptal istemini reddetmiştir (5). Teminatla salıverme kararı üzerine sanık hakkındaki mevcut tutuklama kararı askıya alınmıştır. Yukarıdaki nedenlerin gerçekleşmesi ile kararın uygulanmasına başlanacaktır. Bu nedenle yeni bir tutuklama kararına gerek yoktur ancak yeni bir tutuklama müzekkeresi hazırlanarak sanığın tekrar yargıç önüne çıkarılması gerekir. Sanığın, teminatla salıverildiği suçtan dolayı tutuklanması teminatın iadesi nedenidir. 2. Tutuklama Kararının Kaldırılması Tutuklama kararı geri alındığında veya tutuklama nedenlerinin ortadan kalkması veya beraat kararı verilmesi gibi nedenlerle hükümsüz kaldığında teminatın iadesini gerektirir (m.121/1,123/1). Tutuklama kararı kaldırıldığında teminat kendiliğinden serbest kalır. Sanık hakkında beraat kararı verildiğinde teminat serbest kalacak, temyize baş vurulması önem arz etmeyecektir. Çünkü, beraat kararıyla tutuklama müzekkeresinin hükmü sona ermiştir. 3. Sanığın Tutuklanmak İstemesi Sanık teminatla salıverildiği yargılamada tutuklanmak istediğinde de teminatın serbest kalması gerekir. Sanık tutuklanmak yerine teminat göstermeye zorlanamayacağı gibi teminat parasından mahrum olmaktansa tutuklanmaya katlanmayı isteyebilir. Bu durumda teminat tutuklama kararı infaz edildiğinde serbest kalır (6). 4. Sanığın Özgürlüğü Bağlayıcı Cezaya Mahkum Edilmesi Verilen cezanın infazına başlanmış olmak kaydıyla, teminatla salıverildiği yargılamada özgürlüğü bağlayıcı ceza alan sanığın teminatı, artık ihtiyaç kalmadığından iade edilir ( m.121/1) 5. Ceza Yargılamasının Yapılamaması Ceza yargılamasının yapılamaması, sanığın ölmesi, diplomatik dokunulmazlığının bulunduğunun anlaşılması gibi hallerde söz konusu olur. Tüm bu hallerde sanığın gösterdiği teminat serbest kalır ve derhal iadesi gerekir; ancak iade için durumu tespit eden bir yargıç kararına ihtiyaç vardır. B- ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN GÖSTERDİĞİ TEMİNAT Üçüncü kişinin gösterdiği ve daha önce hazineye gelir kaydedilmemiş olan teminat öncelikle doğal olarak sanığın gösterdiği teminatın iadesindeki şartların gerçekleşmiş olması ile ve bunun yanında aşağıdaki nedenlerle serbest kalır. 1. Üçüncü Kişinin Sanığı Getirmesi Yargıç tarafından verilen süre içinde üçüncü kişi sanığı getirdiğinde göstermiş olduğu teminat serbest kalır (m.121/2). Bu durumda üçüncü şahıs sanığı, üzerindeki nüfuz ve psikolojik etkisini kullanarak mahkemeye getirmelidir; yoksa sanığı zor kullanarak getiremez (7). 2. Üçüncü Kişinin Sanığın Kaçacağını İhbarı Üçüncü kişi, sanığı kaçma niyetinde olduğunu gösteren vakıaları tutuklamasına yetecek kadar uzun bir süre önce haber vermesi ile de kefaletten kurtulur (m.121/2). Bu bildirim henüz sanık kaçmadan önce hakime savcıya veya polise yapılabilir. Yetkisiz makama yapılan ihbar yetkili makama iletilmesi ve yetkililerin önlem alabilmesi için yeterli bir süre önce yapılmışsa zamanında sayılır. İhbar gecikmeden ve yerinde müdahale ile sanığın kaçması önlenebilecek kadar önce yapılmalıdır. Tutuklamanın fiilen gerçekleşmesi şart değildir. Gecikmelerden üçüncü şahıs sorumlu tutulamaz. Zamanında yapılan ihbar teminatın salıverilmesi sonucunu doğurur. 3. Üçüncü Kişinin Teminatın İadesini İstemesi Sanık gibi üçüncü şahsın da gösterdiği teminat geri isteme hakkı vardır. Mahkeme bu talebi reddetmemelidir. IV- TEMİNATIN HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİ A. Gelir Kaydedilme Koşulları Yasada belirtilen durumların varlığı halinde ( m.122 ) teminatın hazineye gelir kaydedilmesine karar verilecektir. 1. Sanığın soruşturma ve duruşmada mazeretsiz hazır bulunmaması Gelmeme geçerli bir mazerete dayanmıyor ve yargılamayı önlemek amacına yönelik bulunuyorsa teminat hazineye gelir kaydedilir (m.122/1). Yasada soruşturma ve duruşma dendiğinden hazırlık işlemlerin başlangıcında takipsizlik kararı, düşme, beraat veya mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ile yargılamanın son bulmasına kadar geçen süre ifade ediliyor. 2. Özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazından kaçma Yargılama sonunda özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olan sanığın bu cezanın infazından kaçması halinde kaçma geçici dahi olsa teminat hazineye gelir kaydedilir (m.122/1). Ancak bunun için cezanın infazına henüz başlanmamış olması gerekir. Hükümlünün cezaevinden kaçması bu kapsamda değerlendirilemez. 3. Para cezasının ödenmemesi 3842 sayılı yasa ile 122 maddenin 1.fıkrası hükmüne eklenen bir düzenleme ile artık hukukumuzda mahkum olduğu para cezasını ödeme emrini tebliğine rağmen süresinde ödemeyen sanık için gösterilen teminattan öncelikle para cezası mahsup edilir; kalan miktar hazineye gelir kaydedilir. Gerekçede belirtildiği gibi bu yolla infazda kolaylık ve sürat sağlama amacı güdülmektedir (. Bu hüküm DGM’nde de uygulanacaktır. 3842 sayılı yasanın istisna getiren 31. maddesinden bu sonuç çıkmaktadır. B. Gelir Kaydedilme Usulü Gelir kaydedilme koşulları gerçekleştiğinde teminatın hazineye geçmesi kendiliğinden olur. Yargıcın bu yöndeki kararı tespit edici niteliktedir. Gelir kaydetme kararını sanığı yargılayan veya infazından kaçılan hükmü mahkeme veya yargıç vermeye yetkilidir. Hazırlık soruşturmasında ise tutuklama kararını vermiş olan sulh yargıcı yetkilidir ( m.124,125). Gelir kaydı kararı verilmeden önce i) teminatın daha önce serbest kalıp kalmadığı ii) gelir kaydedilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği incelenir. Ayrıca iii) karardan önce teminatı veren üçüncü şahıslar da davet edilerek, konuyla ilgili açıklamaları dinlenir (m.122/1). Sanığın da karardan önce dinleneceğine ilişkin 122/1’in ilk halindeki hüküm, 1936’da metinden çıkarıldı. Değişiklik uygun olmamıştır. Gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen sanık ile para cezasını süresinde ödemeyen sanığa bu hak verilmelidir. iv) Karar verilmeden önce savcının mütalaası da alınır (m.31). C. Gelir Kaydedilme Kararına Karşı Yasayolu Yasa bu kararlara karşı acele itirazı, yasayolu olarak tanımıştır (m.122/1). Bu yola savcı, sanık ve teminatı veren üçüncü şahıs, kararı öğrenmeden itibaren yedi gün içinde başvurabilir. İtiraz süresinin geçmesi ile bu karar hukuk mahkemelerinden verilen ve kesinleşen kararlar hükmündedir (m.122/4). Acele itiraz üzerine inceleme duruşmalı yapılır. Acele itiraza başvurulması halinde karar üçüncü şahıs ve sanık için geçici olarak infaz edilebilir (m.122/3). Gelir kaydedilme kararı kesinleştikten sonra, sanığın ortaya çıkması, tutuklanması, beraat etmesi, para cezasını ödemesi hallerinde teminat serbest kalmaz. NOTLAR 1 l3.5.1963 E.200 K.110, Yurtcan, Şerh, c.1, 764 vd. 2 E.Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, İstanbul 1994, 315 3 Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, s.136 4 Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, s.139 5 22.9.1964, 1964/62, Erdener Yurtcan, CMUK Şerhi, c.1, İstanbul 1995, 775 6 N.Centel, Tutuklama ve Yakalama, İstanbul 1992, 142 7 N.Centel, Tutuklama ve Yakalama, İstanbul 1992, 142 8 Erdener Yurtcan, CMUK Şerhi, c.1, İstanbul 1995, 786 KAYNAKÇA Amaç F.M.: Anayasamızın Tutuklama İle İlgili Hükümleri, İBD, 1967, sayı 1-2, 34-8 Akıllıoğlu T.: Uluslararası İnsan Hakları Kurallarının İç Hukukta Yeri ve Değeri, Tunaya Armağanı, istanbul 1994, 47-52 Akın İ.: Kamu Hukuku, İstanbul 1987 Balta, T.B.: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye, Türkiyede İnsan Hakları Semineri, Ankara 1970,257-91 Bardak C.: Cezaların İnfazı ve İnfaz Müesseseleri, Ankara 1996 Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Der.Y.Güngör Erbudak, Ankara 1994 Çağlayan M.: Tevkif (Tutma) Üzerine İnceleme, AdD, 1976, sayı:5-6, 400-15 Çağlayan M.: Tevkif (Tutma) Üzerine İnceleme (II), AdD, 1978, sayı:5-6, 396-407 Çağlayan M.: Tevkif Kararına Vukubulan İtiraza İlişkin Y.6.CD’nin Bir Kararı Üzerine Düşünceler, AdD, yıl 61, sayı 8, 1970, 493-498 Çelik E.: AİHS’nin Türk Hukukundaki Yeri ve Uygulaması, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi L.Duran’a Armağan Özel Sayısı, yıl 9, İstanbul 1988, 47-56 Dönmez O.: İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması, DicleÜHFD., sayı 3, 1985, 223-81 Erem F.: Diyalektik Açıdan Ceza Yargılaması Hukuku,6. Baskı, Ankara (tarihsiz) Erem F.: Kanun Dışı Yakalanan ve Tutuklananlara Tazminat, AdD., yıl:55, Temmuz-Ağustos 1964, 714-31 Ergül T.: Tutuklama Kararları Üzerine, AdD, yıl 62, Şubat 1971, 130-132 Esatoğlu F.H.: Hüküm ile Birlikte Tutma, İBD, c.57, 1983, 437-439 Gemalmaz M.S.: Latin Amerika’da İnsan Hakları’ İstanbul 1991 Hürriyet, 21.3.1996, s.32 İçel - Yenisey.: Ceza Kanunları, İstanbul 1994 İstanbul Barosu Bilgi Bankası Arşivi Kalyoncu M.C.: Mahkemelerden Verilen İnzibati Nitelikteki Tutuklama Kararları, AdD, yıl 79, Temmuz-Ağustos 1988, 113-118 Kanar E.: Azaphane ya da Cezaevleri, Birikim, Şubat 1996, s.82, 65 vd. Karadayı İ.K.: Ceza Yargılaması Usulü Yasası İçinde Tutuklama Sorunu, İBD, c.56, 1986, 7-10 Karakaş I.: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Jürispüridansiyel Bir Yaklaşım, Milletlerarası Hukuk Bülteni, yıl 8, 1988, 303-332 Kunter N.: Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul 1989 Kuzu B.: 1982 Anayasasının Temel Nitelikleri ve Getirdiği Yenilikler, İstanbul 1990 Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Teşkilatlar ile ilgili Temel Metinler, Der:A.Gündüz, İstanbul 1986 Milliyet, 14.4.1996, s.29 Okandan R.G.: Umumi Amme Hukuku, İstanbul 1968 Özçelik S.: Anayasal Açıdan Tutuklama, İÜ Basın Yayın YO Yıllığı, c.1, İstanbul 1988 Özden R.: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Karşısında Ceza Usul Kanunumuz, ABD, c.31, 1974, 459-62 Özşahin E.: CMUK’nun 126. Maddesi Üzerine Bir İnceleme, AdD., yıl 56, 1965, 1067-1069 Öztürk B.: Tutuklama Sebepleri, Manisa Barosu Dergisi, c.7, s.24, 6 vd. Padfield-Byrne: British Constitution, Butterworth-Heinemann, Oxford 1992 Poyrazoğlu Ö.: Türk İnfaz Kurumlarında Hükümlü ve Tutuklular Hakkında Disiplin Tedbir ve Cezaları, AdD., yıl:73, Mart-Nisan 1982, s.312-331 Soyaslan D.: Türk Hukuk Düzeni ve Açlık Grevi Yapanlara Müdahale Sorunu, YD, c.16, 1990, 269-280 Soysal M.: Anayasaya Uygunluk Denetimi ve Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa Yargısı 2, Ankara 1986, 7-18 Taner T.: Ceza Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1955 Tanör B.: Türkiyenin İnsan Hakları Sorunu, c.1, İstanbul 1991 Temel Belgelerde İnsan Hakları, Der.M.Semih Gemalmaz, İstanbul Tunaya Armağanı, İstanbul 1994, 47-52 Türkiye Cumhuriyeti Anayasaları, Der.A.Yalçın, İstanbul 1986 Türkçapar T.: Tutuklama ve Yeni İnfaz Yasasının Dördüncü Maddesinin Düşündürdükleri, AdD, yıl 65, sayı 1, 1974, 81-88 Yurtcan E.: Ceza Yargılaması Hukuku, İstanbul 1994 Yurtcan E.: CMUK Şerhi, 4 cilt, İstanbul 1995 Yurtcan E.: CMUK El Kitabı, İstanbul 1994 Yurtcan E.: CMUK ve İlgili Mevzuat, İstanbul 1991 Yurtcan E.: Yakalanan veya Tutuklanan Kişilerin Hakim Önüne Çıkarılmaları Konusunda CMUK’nda Yapılan Değişiklikler, İHFM, c.40, İstanbul 1974,206-217 Uyar T.: Disiplin Mahkemelerinin Tutuklama (Tevkif) Yetkisi Var Mıdır?, AdD, c.61, 1970, 546-552 Musa Sağ